İkinci Kez Üniversite Okumak

Merhaba!

Ben Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Ve Rehberlik Bölümü öğrencisi Burcu. 33 yaşında, evli ve bir çocuk annesiyim. 

Üniversite sınavına ilk kez 2003 yılında girdim ama tercih yapmadım ve bir sene daha hazırlandım. Sonuçlar yine istediğim gibi değildi ancak bu defa tercih yapmak zorundaydım, bir kez daha hazırlanmak istemiyordum. O nedenle sırf yerleşmiş olmak için tercih yaptım ve Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümüne yerleştim. Bölüm hakkında tek bildiğim Türkiye'de başka bir üniversitede olmayışıydı. Ben bunu o zamanki aklımla bir şans olarak gördüm, az sayıda mezun demek kolay iş bulmak demekti bana göre. Ancak yanıldığımı çok sonra anladım. Biyokimya bölümünde okuyorum dediğimde "o ne ki, biyoloji gibi bir şey mi?" tarzında tepkilerle karşılaşıyordum. Kimse böyle bir bölümün varlığından ve ne işe yaradığından haberdar değildi. KPSS ile ataması bile yoktu. Sonradan zorlu uğraşlar sonucunda kimyager kadrolarına atanmaya hak kazandık ama kadro sayıları malumunuz. Neyse, günümüzde hala bölümün varlığından haberdar olmayan insanlar var. Kaldı ki ben bile bir Biyokimya bölümü mezunu olarak bu bölümün tam olarak neye hizmet ettiğini anlayabilmiş değilim. 

2009 yılında mezun oldum, hemen yüksek lisansa başladım. Onu da İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Fen Fakültesi Kimya Bölümünde yaptım. İyi de bir dereceyle (4 üzerinden 3,57) bitirdim. Çok fazla beklemeden de yine İYTE'de çalışan bir profesörün araştırma laboratuvarında işe başladım ve doğum iznine ayrılana kadar da çalıştım. (Haziran 2015'e kadar) Ve tüm bu yılların sonunda anladım ki ben fen bilimlerinden nefret ediyorum.

Ne güzel değil mi? 4 yıl lisans oku üzerine 3 yıl yüksek lisans yap ve en sonunda ben bunları sevmiyorum, bu alanda çalışmak, ilerlemek istemiyorum de. Annem, babam,eşim haklı olarak bana şimdiye kadar aklımın nerede olduğunu sordular. Ne diyeyim, haklılar. Ama bilmiyorlar ki, şartlar her zaman yeniden başlama cesaretini ve fırsatını vermiyor insana. Çalıştığım dönemde yeniden üniversite sınavına hazırlanmak için fırsatım vardı, işim çok yoğun değildi, oturup bir güzel ders çalışabilirdim, ama o zaman baştan başlayacak cesaretim yoktu. Sonrasında da bana bir cesaret geldi ama bu defa da fırsatım olmadı, çünkü artık bir bebeğim vardı ve neredeyse tüm zamanımı alıyordu.
Oğlum iki yaşına bastıktan sonra daha fazla bekleyemeyeceğimi anladım ve kararımı verdim. Kararımı verdiğim sırada oğlumla parktan dönüyorduk. Çok heyecanlanmıştım. Eve uçarak gittim sanki. Ve ertesi gün hemen kitaplarımı alıp ders çalışmaya başladım. 

Çok zorlu bir süreçti. Sonuçta hala önceliğim oğlumdu. Onun beslenmesi, uykusu, oyunu, evin temizliği, çamaşır, bulaşık, ütü, yemek neredeyse tüm vaktimi alıyordu. Sadece oğlum öğlen uykusuna yattığında (1 saat) ve geceleri çalışabiliyordum. Çoğu zaman oğlum uyuduktan sonra gözümü bile açabilecek halim olmuyordu ama zamanla uykusuzluğa iyice alıştım. Günde 3-4 saat uyku yetmeye başladı. Gece herkes uyuduğunda ben matematik ve geometriyle boğuşuyordum. Ve asla şikayet etmiyordum. Yılgınlığa kapılmıyordum. Çünkü gerçekten istiyordum. 

Bir yandan kazanırsam oğlum ne olacak, annesi okuyacak diye el kadar çocuk kreşlerde mi sürünecek diye düşünüyordum, diğer yandan ya eşim kreşe göndermeye razı olmazsa okula gidemeyecek miyim diye endişeleniyordum. Kazanırsam yaşayacağım sevinç ikinci plandaydı.

Bir süre sonra düşünmeyi bıraktım ve sadece çalıştım. Su akar yolunu bulur dedim. Ve öyle de oldu. Bir şeyi gönülden isteyince ve emek verince kapılar bir bir açılıyormuş önünde, onu anladım. 

Ve böylece benim ikinci üniversite maceram başlamış oldu. 


Sınava evde nasıl hazırlandığımı da başka bir yazıda anlatayım :)


Yorumlar

  1. Burcu'm çok çok tebrik ediyorum. İkinci kez üniversite okumak, o kararı almak bile başlıbaşına bir cesaret işiyken, bunu bir de evli, bebekli olarak yapmak çok büyük azim ister. Herkesin yapabileceği bir şey değil. Gözün aydın canım, bu arada evet çok haklısın ama yalnız değilsin ilk tercihlerde çoğu öğrenci (ben de bunlardan biriyim)yanlış tercih yapıyor, gençlik işte...ben de senin gibi uzun yıllar sonra ama istediğim bölümü yazdım ve 30'undan sonra yeniden öğrenci oldum, herkes kızım yaşındaydı:)))ilk girdiğimde 17 yaşındaydım ve sevmediğim bölüm olduğu için süründüm ama ikinci çok sevdiğim, çok istediğim bölüm olunca sürünmek olmadı, tam 4 yılda bitti şükür. Sevmek tek farkı sevmesem kaçıncı kez girersen gir yine sürünürdüm ama zaten ikinci kez niye sevmediğim yere gireyim ki di mi? Başarılarının devamını diliyorum canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa Müjde abla, senin de böyle bir durum yaşadığını bilmiyordum. Ne mutlu ki sana istediğin şeyi okumuşsun içinde kalmamış. Bu çok önemli bir şey. Bizim sınıfta hatta diğer bölümlerde de var emekli olduktan sonra gelip okuyanlar. Okumanın yaşı yok. Yeter ki imkân ve istek olsun.

      Sil
  2. Tebrik ederim :)) Su gerçekten akıp yolunu buluyor, şimdiden başarılar dilerim :))

    YanıtlaSil
  3. bizim ülkenin halleri işte. bilmeden bi bölümde okumak, istemeden yani. ruhun sayısal değilmiş demekkisi :) kutlarım ne güzel bir karar ve heyecan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Malesef bu durumu yaşayan çok fazla insan var ama herkes ikinci bir şansı yakalayamıyor ne yazık ki ve ömür boyu o mutsuzluğu sürüklüyor :(

      Sil
  4. Bebeğim olduktan sonra kitap okuyamıyorum diye şikayet ediyorum, senin ikinci kez üniversiteyi kazandığını duyunca utandım :-) Benim sorunum uykusuzluğa yenilmem. Bebeğim uyuduğu anda benim de uyuyasım geliyor.

    Tebrikler. Senin adına çok sevindim :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bebekten önce uykuya çok düşkündüm. Saatlerce uyurdum ama bebekten sonra zaten birçok alışkanlığına veda etmek zorunda kalıyorsun, en azından bir süreliğine, o yüzden uyuyarak hayatı daha da fazla kaçırıyormuşum gibi hissettim :( neyse ki uykusuzluğa çabuk alıştım:)

      Sil
  5. Harika harika harika! :)

    YanıtlaSil
  6. Tebrik ediyorum.Okumanın yaşı yoktur,tekrar tekrar okumak ne güzel.başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
  7. Tebrik ediyorum. Azimli bir mücadelenin neticesi olmuş sizin için :)

    YanıtlaSil
  8. Tebrikler, güzel cesaret. Başarılar!

    YanıtlaSil
  9. Azmini kutlarım Burcu. Hedefi olan insanları hep takdir etmişimdir. Seni takibe aldım. Sevgiler selamlar 🤚😊

    YanıtlaSil
  10. Ben de 1999 yılında Maliye (örgün) Bölümünden mezun oldum. Zorlu sınavlardan sonra iş kapısını açtım. Ancak, içimde hep tatmin olmayan bir yer vardı. Edebiyat okumak istiyordum, ancak ikinci üniversite olarak (açık öğretim) kendimi Sosyoloji bölümünü seçerken buldum. iki yıl oldu bu bölümü de bitireli. Şunu fark ettim, örgün yada açık önemli değil, insan severek okuyunca çok daha fazla şey öğreniyor. Size de başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir şeyi severek yapmak ile zorla yapmak arasında gerçekten büyük fark var. Tebrik ederim sizi işiniz olmasına rağmen içinizden geleni yapmışsınız. Eminim sosyoloji okumayı da sevmişsinizdir. Ben de açık öğretimde sosyoloji düşünmüyor değilim:)

      Sil
    2. Tavsiye ederim. Ben çok memnun kaldım. Özellikle mesleki kaygı ve beklenti olmadan okuyunca çok daha iyi oluyor.

      Sil
  11. Ne güzel bir azim kutlarım. Umarım bundan sonraki hayatınız hep sevdiğiniz gibi gider. Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  12. Merhaba ben de ilkokulda Rehber Öğretmenim... Bu yıl emekli oluyorum. Okuma azminizden dolayı sizi kutluyorum. Bloğunuzu tesadüf buldum. İyiki de bulmuşum😊 Gelirseniz ben de yeni yeni yazmalara başladım. Beklerim...www.ekalkgidelim.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz :) Ne iyi etmişsiniz yazmaya başlamakla. Geliyorum.

      Sil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanterosa, teşekkür ederim. Bölümü çok seviyorum. Her anlamda çok fazla katkısı var hayatıma.

      Sil
  15. Ben de dolambaçlı yollarla geçirdim akademik hayatımı. Bu ülkedeki çoğu insan gibi.
    Son durağım, PDR doktorası oldu:)
    Vazgeçmemenize sevindim, yazı üzerinden çok zaman geçse de yorum yazmak istedim azminize hayran olarak.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimden

Hayatın Anlamı?

Burcu'nun Dünyasına Hoşgeldiniz